30 Temmuz 2008

Japonların gizli oyunları

Şimdi oyun piyasasının özetini geçiyorum. Oyunları "Güzel oyun" amerikalılar ve japonlara aittir. Lütfen fransız koder arkadaşlar ameriakaya yada japonyaya gidip onlara yardım etsinler çünkü potansiyellerini fransada harcıyorlar. Herneyse sosyal mesajımdan sonra konuma döneyim.

Bu çekik gözlü amcalar bütün dünyayı Final Fantasy, Metal Gear, Street Fighter gibin oyunlarla kasıp kavuruyorlar. Birinde 4 kişi kol kola verip kristalden görev alıp kötüyü döverken diğerinde karizmatik şebekliklerle gözümüzü boyuyorlar. Hmm.. Hoş gibi. Ama birşey söylemek istiyorum. Bu oynadıklarımız şeyler oyun. OYUN! Filmmi izliyoruz oyunmu oynuyoruz?! Bu konuyu ayrı bi başlık olarak irdelicem zaten ama japonlar gerçekten oyun niteliği taşıyan oyunlarını ingilizceye çevirmiyorlar. kendileri bencil arzuları için kullanıyorlar. (şerefsizler) ama ben size bir inceleme yapacağımki sizde gerçekten oyun niteliği taşıyan japon oyunlarını artık aramakta zorluk çekmeyeceksiniz. Unutmadan: Oyunların hepsi NDS içindir. Ayrıca amerikalı tayfa butarz oyunlara "import game" adını takmıştır. "Eeeh senin yazından banane mis gibi google var" derseniz bu keywordu kullanarak başlayabilirsiniz.

Herhangi bir sıralama yapma gereksinimi duymuyorum çünkü oyun karşılaştırmıyorum, incelemiyorum. madem karşılaştırmıyorsun ne puanlıyorsun diye delirmeyin onuda anlatayım;

Navigasyon : Japonlar amerikan özentisi oluğu için japonyada çıkan oyunlrını ingilizce yapabiliyor (bkz: phoneix wright full ingilizce). Özentilikleri sayesinde oyunların en önemli parçaları ingilizce olabiliyor bu anlayışı arttırıyor. Menü kontrolü rahatlığı diyebiliriz.

Kontrol alışması : Japonca tutorial ların anlaşılabilirliği

Hikaye anlaşılabilirliği : Kendini anlatıyor başlık.




Daigasso Band Brothers

Bu bir ritim oyunudur. Hikayesi yok birşeyi yok. Sürüyle midi sesin kontrolünü yön tuşuyla ve xyab tuşlarıyla yapıyorsunuz. Midi dediğime bakmayın şu kıytırık çük kadar aletin gayet güzel midi çipi var.




Navigasyon : 6
Kontrol alışması : 9
Hikaye anlaşılabilirliği : 0



Osu! Tatakae! Ouendan!

Japonlar ahh.. hayatımı çürüttünüz gençliğimi yediniz... Neyse şimdi bu salak japonların 3-4 kişilik takım elbiseli millete gaz vermek için dans edip etrafa bağıran tipleri var. onların oyunu buda. Şu ana kadar oynayabileceğiniz en değişik ritim oyunu (Bu oyunun ingilizcesini yaptılar Elite Beat Agents diye ama müzikler tipler vs herşey değişik oluğu için kepazedir. Ouendan EBA yı döver)



Navigasyon : 7
Kontrol alışması : 10
Hikaye anlaşılabilirliği : 6



Densetsu No Stafi 4 Sprite Platform o.ları için gayet eğlenceli bir oyun. Anlamayanlar için diyorum; kirby gibi. Ben denedim. Gerizekalı bir yıldızın oraya buraya sıçramasını erkekliğim kaldıramadı. Bir dahada oynamadım. Ama 16-17 yaşında sivilceli ve sabahtan akşama kadar Yuna nın güzelliğinden bahseden bir genç olsaydım bitirirdim. Mesaj verilmiştir bai





Navigasyon : 4
Kontrol alışması : 8
Hikaye anlaşılabilirliği : 2




Taiko no Tatsujin DS
Japonların spastik ve kocaman taiko adlı gümbürtülü spastik davullarınu şirin hale sokulmuş bir ritim oyunu. Oyunun espirisi iki kalemle oynanması. Davul çalıyor hissi yaratmaya çalışıyorlar (DOKUNARAK) ama ben size tuşlarla oynamazı tavsiye ederim.





Navigasyon : 7
Kontrol alışması : 10
Hikaye anlaşılabilirliği : hikaye?



Rhythm Tengoku Gold

Pixel artlarla donanmış birsürü ritim tabanlı minigame olan garip, spastik ve komik bir ritim oyunu. Metronom duygusunu geliştirmek için bile ders aracı olarak kullanılabilir (evet ciddiyim)Bu arada not düşmek isterim. Dünya üzerinde mini game lerin en büyük düşmanı benim fakat bu oyun farklı. mini game diyip benim gibi önyargıya lüzum yok. EKLENTI: Oyunu mario ve metroidi yaratan elemanlar yapmis.


Navigasyon : 8
Kontrol alışması : 1 0
Hikaye anlaşılabilirliği : haha



Ash : Arcanic Seal Light


Taktik strateji oyunu ilginç grafikleri ve oyun tarzıyla atarlı bir parça. Ama tek eksiği japonca bilmiyoruz.



Navigasyon : 1
Kontrol alışması : 2
Hikaye anlaşılabilirliği : -7

23 Temmuz 2008

Team Fortress 2 ve diğerleri

Efendim bu oyun ilk çıktığında Opposing Force yüzünden çok tutmamıştı, zaten sonraları da Counter Strike modası yüzünden fanları dışında bilen ve oynayan çok insan olmadı. Hem CS'deki aksiyonu yakalayabilcek kalitede de değildi o zamanlar. Gel gelelim Sierra'dan amcalar bu oyunun 2.sini yapalım dediler ve internette in game videoları dolaşmaya başladı. Bu videolarda her bir karakterin videosu ayrı ayrı yayınlandı. Müthiş detaylı esprilerle bezenmiş, çizgi film tadındaki grafikleriyle gönlümde taht kurmayı başardı. Gerçekten başarılı grafikleri vardı hakkını yemeyelim. Bir kere oynama fırsatım oldu lakin tadı damağımda kaldı o günden beri. Ara ara videolarını açar izlerim, buyrun buradan yakın:

Meet The Cast



Meet The Engineer ( bu favorim )



Meet The Scout



Meet The Heavy

22 Temmuz 2008

DEV INCELEME: Half-Life ve Ailesi

yazarımız berk bey bir haftada 48 saat half-life oynadı*... ve öldü.**
*ciddiyiz
**ama hala yaşıyor

öncelikle oyunların hiçbirisini daha önce sonuna kadar oynamamıştım, belirteyim. steam sağolsun hepsini toplayıp başladım oynamaya. bosslarda gamefaqs'a başvurdum, zaman kaybetmek istemedim. zaten yeterince yavaşım.


Half-Life, benim koyduğum isimle; süper mario etkisi yaratan oyunlardan. Mesela süper maryoya bakınız... bıyıklı bir muslukçu çeşitli hayvanat ve zerzevatın üstüne zıplıyor, kafasını tavana vuruyor. ama dünyanın en ünlü oyunlarından. Bunu oynanış mekaniğine ve seslerine bağlıyorum. Half-life'a bağlamamız gereken yere geldik. MIT mezunu , gözlüklü ve elinde levye olan birini sayısız koridor boyunca yürütüp uzaylı ve asker kesmeyi kim ister ki? Half-Life gelmiş geçmiş en iyi fps'lerden biri olarak anılıyor!

Bir tabancadan hep aynı ses mi çıkar? Hayatta kaç uzaylı yaratığın bağrışlarını ezberleyebilirsiniz? Her tahta sandığı kırma dürtüsüne siz de mi sahipsiniz? O zaman post half-life etkisi yaşıyorsunuz. Oyun çöldeki askeri üsten bozma bilim merkesi olan Black Mesa'da geçtiğinden dolayı, yüzde doksanını koridor, lağım ve havalandırma gibi genişliği 5 metreyi geçmeyen yerlerde geçiriyoruz. Sıkıcı gibi gelse de maryo etkisi sayesinde kendimizi güvenli hissediyoruz bu alanlarda. Çünkü açık mekanlara genelde komandolar ev sahipliği yaptığından saldırılar 360 derece açıyla geliyor, içerdeyseniz düşman ya önünüzde, ya arkanızda.

İlk başlarda hayatta kalmaya çalışan Gordon Freeman bir süre sonra uzaylı katili, soykıran, afgan teröriz gibi sıfatlar almaya başlıyor. Ve askerlerin duvara yazdıkları tehditkar sözler efsane. Bir bilim adamı 6 kişilik askeri timin eline nasıl verebilir sorusuna cevap haz-mat suit olamaz heralde. Black-Op suikastçılarını bile dövüyor Gordon, yetmiyor, uzaya çıkıp Nihilant'ı dövüyor.

Garibime gelen şeylerden biri de oyunda kadın olmaması. Black Op suikastçıları saymazsak, onların da vücutları tamamen kamufle. Gordon belki de bu yüzden duvarları levyeliyor. Ayrıca seride en uzun ya da kendini uzun hissettiren oyun olarak kendisini seçiyorum. Çıktığından on sene sonra oynamama rağmen, biraz kübik olsa da, zorluk çekmedim.



Hatırlamak isteyenlere amme hizmetimiz!



Opposing Force'da olaylara asker perspektifinden bakıp hazard suitim yok diye hayıflanırken şarjlı armorumuu bulmak zaman almıyor. Oyunun başında sahip olduğumuz desert eagle, ingiliz anahtarı ve bıçak gibi şukela silahlar sonsuz mermisi olsa oyunu bitirmeye bile yeterken asıl ateş gücü ağır makineliyle ortaya çıkıyor. Yani asker olduğumuzu vietnam filmleri soslu harika bottcamp training'inden tut da silahlarımıza, gece görüşümüze kadar hissediyoruz. Abartıp iplere tırmanıyoruz. Yaratıklar da boş durmuyor, yeni türlerle sıcak temasa giriyoruz ama ateş gücümüze doğru orantılı olarak onlar da güçlenmiş. Meyve yiyip organik bombalar kusan balık gibi abese iştigal uzaylı silahlarıyla donanıyoruz. Uzaylılarda silah sektörü yok, onu anladım. Yakaladığı yaratığın kıçına elini sokup silah haline getiriyor. Oyunu her açıdan geliştiren, eğlenceli bir ek paket. Yalnız! Yapay zeka yerlerde. Hadi orjinalinde güvenlik görevlileri zombi vuracağım diye çükko silahlarıyla bizi popomuzdan popomuzdan vuruyordu ama acımıyordu ya. Yanınıza aldığınız askerler bunu pompalı tüfekle, ağır makinelilerle yapıyor.



Blue Shift. Mavi gömlekleri, dandirik pistolleri ile kapı açmak üzerine ihtisas yapmış bu abiler, nedense bana yurdum hademelerini hatırlattı. Profesör gelmiş diyor ki "lan olm mailerime ulaşamıyorum, ofisimin kapısı açılmıyor, hemen rapor vermem lazım, imdak!". Güvenlikçi abimiz sakin, zaman verin hallederiz tribi çekiyor. Bu adamların da mı şarjlı zırhı var derken oyun radikal bir değişiklik yapıyor; güvenlik gücü zırhını şarj edemiyor! Yenisi buldun, giydin. Yoksa takıl öyle. Ama nice armorlarla aynı güçte bir korumaya sahipler orası ayrı. Oyun da gerileme var denilebilir sanırım. Sırf Barney ve bir takım bilim adamı nasıl kurtuldu, onu anlatıyor ve olaylara farklı bakış açısı sağlıyor. Yoksa boss bile yok. Bir de Barney o cıbıl haliyle Xen'e çıktı ya artık ben bile çıkarım. Verin bir levye çıkarım ulan.


Half-Life 2'de ilk yaşadığımız hisler, oyunun başlangıcına çok uygun olan, "ne oluyor" ve "ben nerdeyim". Yapımcıların distopik bilim kurgu romanlarından sıksık yararlandıklarını her an daha iyi anlıyorsunuz. Striderlar ile olan savaşlar. Oyuna eklenen abla karakter Alyx sayesinde yalnız kaldığımız anlar sıkıcı hale gelmeye başlıyor. Konunun ilerlemesi ve açılması, direnişçi güçler ve hala crossbow kullanabilmemiz verdiğim kişisel artılara giriyor. Gravity Gun ve o zamanlar için devrim niteliğindeki fizik motoru bulmacaları günümüzde zaman kaybı gibi geliyor. Özellikle oyuna yeni başlamışken hovercraft yarışı, ardından zombili korku filmi, ertesinde destruction derby tadındaki arabalı bölümleriyle half-life oynamakta olduğumdan şüphe ettim. İlginç yanı da bu aslında, oyun monotonlaşmıyor. Durmadan bir yenilik önünüze koyuyor. 27423 zombi kestikten sonra hiç bir şey olamamışçasına yapılan iç ısıtıcı npc muhabbetleri bende ters etki yaratarak korkmama sebep oldu. Alyx ve Gordon gözümde piskopatlar. Barney çok konuşuyor. Gordon'un Citadel Gravity Gun Frenzy halleri hatırlamaya değer. Steam istatistiklerine göre half-life'a 9 saat harcarken ikinci oyuna 16 saat vermişim. Sanırım tuvalete giderken pause'da bırakmamalıyım.


insertjeton olarak masraftan kaçınmadık.


Episode 1'in "geldiğimiz yoldan geri dönelim sevgilim" tarzındaki açılışı beni üzdü. Ayrıca oyuna da pek bir katkısı yoktu. Cliff-hanger sonu zamanında milleti heyecanlandırmasına rağmen ben iki episode arasına 1 saatlik yemek molası koyduğum için etkilenmedim. DOG'un ikilimizi arabaya koyup fırlatması gibi süper dangoz bir hareketi görmezden gelemem. Seriyi devam ettiren zorlama, tatsız bir bölüm. Ama Alyx nasıl sarıldı Gordon'a?


Episode 2... Konuyu ilerletmesi, yeni düşmanlar, süper araba, achievementlar ile bende opposing force etkisi yarattı ve orjinalinden daha çok sevdim. Eli Vance'ın bize kızını bafileme izni vermesi, yarım saat sonra başına gelecekler, striderlarla tek kale maç... Daha zor bulmacalar, combine pusuları, oyun çok eğlenceli! Portal'dan hatırlayacağımız Aperture Science bağlantıları ve merak içince bırakan son, episode'ları tamamlayacak üçüncü eklentiyi merakla beklemeye yol açıyor.

Bunları yazmamın da iki saat aldığını var sayarsak 50 saatlik no-life half-life görevimi tamamlıyor ve huzurunuzdan çekiliyorum. Bunların yanında konuyla ufaktan ilintili Portal, half-life 1'in ps2 versiyonundaki decay modu, devamlılık sürecinde sayılmayan teknoloji demomsusu lost coast ve yukarıda imalı hatırlattığımız oyunların deathmatchleri oynanabilir.

20 Temmuz 2008

Iskender Bey ve Dandelion Shot

Artık oynamadığım ne kaldı PSP'de gezilerimden birisi sırasında rastladığım, fantastik western tadında, izometrik piksel grafikleriyle gönlümü çalan Wild Arms XF, zorluk seviyesiyle beni çıldırttı. Yani elemanlarım lvl2-3 takılırken lvl10 bir abinin gelip tabancalı ablama özel çekmesi, akabinde onu bir vuruşta alması ve bölümün kurallarına göre adam kaybetmemem gerekmesi, res büyüm olsa bile game over ekranıyla karşılaşmak beni gerdi. on kere karşılaşmak daha da gerdi. ya kaçırdığım bir nokta var ya da oyun aşırı zor. Oyunun ilk beş dakikasında yaşadığım bir dumursa, clarissa hanım kızımızın annesinin kılıcının ismi; ISKENDER BEY. çemçük japonlar yine yapacağını yapmış -_-'

Achievement Kafası

Pek haz etmediğim xbox360'a yavaştan ısınmamı sağlayan nedenlerin başta geleni achievement sistemi olmuştur. oyunlaran topladığınız puanlarla herkese ne tür bir oyuncu olduğunuzu gösterme ve diğerlerinin kabiliyetlerini görme özelliğinin yanında, diğer konsollarda oyun oynamak kuru kalıyor. benim gibi düşünenler varmış baya.

WoWoW

Yepyeni bir Blizzard projesi, eşi benzeri görülmemiş bir oyun! Ne kadarı gerçek, ne kadarı taşak bilmiyoruz ama InsertJeton size takdim etmekten gurur duyar: WoWoW, yani World of World of Warcraft.


19 Temmuz 2008

insertjeton E3 2008 raporusu

öncelikle e3'ün iyice boka sardığını belirteyim. oyun fuarından çok bilişim teknolojileri ya da yapı inşaat fuarı tadında. kaldi ki benzettiğimiz fuarlarda bile daha çok tanıtım görevlisi bikinili abla var. bu durumdan firma yöneticileri de pek memnun değil.

ikinci olarak; hiç öyle groundbreaking bir haberle karşılaşmadık. nerde büyük süprizler, nerde e3 ruhu? elimizde bıçak, ağladık.

kayda değer olaylar:

  • Final Fantasy XIII XBox360'da
Fuarın en sarsıcı haberlerinden biri. PS3 son exclusive oyunlarından birini daha yitirdi. Geriye ne kaldı? Metal Gear Solid 4.

  • Nintendo Wii Motion Plus
Wii Remote'ların altına takılıp hareketleri daha iyi algılamaya yarayan bir cihaz. Nintendo konsolu ucuza satıp meraklıları aksesuarla sömürmeye başladı iyice. Wii Fit, Zapper falan derken dalga geçilen tüm SNES aksesuarları tekrarlanıyor. Nintendo sonradan MotionPlus entegreli yeni remotelar çıkarmayı düşündüklerini de açıkladı.





  • DC Universe Online
Detective Comics evreninde süper kahraman yaratıp takılacağınız bir mmorpg geliyor. İki şeyden gerildim; 1. Sony Online Entertainment sayesinde olası tehlikelerden 2. resimdeki Robin kafalı Batman'den. Projede Jim Lee'nin de ismi geçiyor. Şu an geçen yaz bu haberin bir benzerini daha okuduğuma dair deja vu yaşadım. O değil de Marvel Comics'lisi yok mu bunun?




  • WoW Achievements
Yeni ek paketle birlikte World of Warcraft'a achievement sistemi geliyor. Böylece oyunda yaptığımız çoğu mantıksız hareketten puan kazanacağız. Mesela yüksek bir yerden düşünce achievement açıyorsunuz. Şaka bir yana oynanabilirliği arttıran bir özellik, keşke baştan koysalarmış.





  • Halo MMO
Online FPS şeklinde bir Halonun yapımda olduğu dedikoduları ortalığı sardı. Ayrıca bir tane de Halo stratejisi geliyor ki hiç ilgimizi çekmedi.

  • KOTOR MMO
Sıradaki Knights of the Old Republic oyunu mmorpg olacak. Piyasada aynı anda iki Star Wars mmorpgsi. Bakın bu biraz ilgimizi çekti.

  • Metal Gear Solid Online
Fuarda duyuruldu, duyurulduğu gibi de internetten satılmaya başlandı. Son durum ise; Konami sunucuları ağırlığı kaldıramadığı için bazı özellikler kullanım dışı, i.p. range engellemeleri var, genç subaylar rahatsız.



berkadam koltuğundan bildirdi <3

inançsız first post (oh hai)

buraya çok güzel şeyler yazcam.

düzenlememiz daha bitmedi.

invitationlar yollandı.

günceli takip etme yerine kafamıza göre tekılmanın dayanılmaz hafifliği <3