yazarımız berk bey bir haftada 48 saat half-life oynadı*... ve öldü.***ciddiyiz**ama hala yaşıyoröncelikle oyunların hiçbirisini daha önce sonuna kadar oynamamıştım, belirteyim. steam sağolsun hepsini toplayıp başladım oynamaya. bosslarda gamefaqs'a başvurdum, zaman kaybetmek istemedim. zaten yeterince yavaşım.

Half-Life, benim koyduğum isimle; süper mario etkisi yaratan oyunlardan. Mesela süper maryoya bakınız... bıyıklı bir muslukçu çeşitli hayvanat ve zerzevatın üstüne zıplıyor, kafasını tavana vuruyor. ama dünyanın en ünlü oyunlarından. Bunu oynanış mekaniğine ve seslerine bağlıyorum. Half-life'a bağlamamız gereken yere geldik. MIT mezunu , gözlüklü ve elinde levye olan birini sayısız koridor boyunca yürütüp uzaylı ve asker kesmeyi kim ister ki? Half-Life gelmiş geçmiş en iyi fps'lerden biri olarak anılıyor!
Bir tabancadan hep aynı ses mi çıkar? Hayatta kaç uzaylı yaratığın bağrışlarını ezberleyebilirsiniz? Her tahta sandığı kırma dürtüsüne siz de mi sahipsiniz? O zaman post half-life etkisi yaşıyorsunuz. Oyun çöldeki askeri üsten bozma bilim merkesi olan Black Mesa'da geçtiğinden dolayı, yüzde doksanını koridor, lağım ve havalandırma gibi genişliği 5 metreyi geçmeyen yerlerde geçiriyoruz. Sıkıcı gibi gelse de maryo etkisi sayesinde kendimizi güvenli hissediyoruz bu alanlarda. Çünkü açık mekanlara genelde komandolar ev sahipliği yaptığından saldırılar 360 derece açıyla geliyor, içerdeyseniz düşman ya önünüzde, ya arkanızda.
İlk başlarda hayatta kalmaya çalışan Gordon Freeman bir süre sonra uzaylı katili, soykıran, afgan teröriz gibi sıfatlar almaya başlıyor. Ve askerlerin duvara yazdıkları tehditkar sözler efsane. Bir bilim adamı 6 kişilik askeri timin eline nasıl verebilir sorusuna cevap haz-mat suit olamaz heralde. Black-Op suikastçılarını bile dövüyor Gordon, yetmiyor, uzaya çıkıp Nihilant'ı dövüyor.
Garibime gelen şeylerden biri de oyunda kadın olmaması. Black Op suikastçıları saymazsak, onların da vücutları tamamen kamufle. Gordon belki de bu yüzden duvarları levyeliyor. Ayrıca seride en uzun ya da kendini uzun hissettiren oyun olarak kendisini seçiyorum. Çıktığından on sene sonra oynamama rağmen, biraz kübik olsa da, zorluk çekmedim.
Ah bi de Portal'ı oynasaymışsın. Gravity Gun ile harikalar yaratan bir oyun yapmışlar. Tek kelimeyle mükemmel. Kendine özgü, rakipsiz, fps puzzle bu kadar olur. Yazmassan ben yazarım diycem ama oynayalı 1 sene falan oldu cok hatırlamıorum, sen bu gazla onu da oynarsın, hadi Berkcim, hadi Gordon'um.
YanıtlaSilTeam Fortress 2 var bi de. Onu bir kere oynama fırsatım oldu unofficial serverda ama bi oyun bu kadar mı bagımlılık yapar? Oyunu oynadığımdan sonraki 2 gün boyunca sürekli aklımdaydı ve bir daha oynayamadım. Hatta dur ben bi video ekleyim TF2 ile ilgili.
YanıtlaSilikisini de oynadım :D portalı bitirmedim ama.
YanıtlaSilberk portalı ben anlatıyorum. çünkü portalı dünyada en çok seven insan benim. (gerçi buda önyardılardan övgülere koşacağım anlamına geliyor ama olsuneah)
YanıtlaSil